Pers Sanatı-Persopolis
İ.Ö. 547 yılında Lidya Devleti'nin ortadan kalkması ile birlikte Anadolu iki yüzyıl süreyle Pers egemenliğine altında yaşamını sürdürür. Persler kurdukları Satraplık sistemi ile kentleri denetimleri altında tutmuşlardır. İmparatorluk düzeyinde Satraplık sayısı 23'ü buluyordu. Satraplıklar-Eyaletler kendi içinde küçük satraplıklara-vilayetlere bölünmüştü. Bu vilayetlerin sayıları 127'ye çıkıyordu.
Bu bölünmeye göre Anadolu'da şu yeni satraplıklar kuruldu:
Pers Sanatı Iran |
Yauna (İon) Satraplığı: Anadolu'nun batı kıyı bölgesinin tümünü, Aiolia'dan Karia, Likya ve Pamfilya'ya kadar uzanan kıyı kesimi kapsamaktaydı; hazineye yılda 400 talent gümüş vergi vermekle yükümlüydü. Sonraları Karia ile Kilikia arasındaki kıyılar bu satraplıktan ayrıldı.
Sparda (Sardes) Satraplığı: Mysia, Lydia, Lasonia, Kabalia ve Hygennia'yı içine alıyordu; vermekle yükümlü olduğu yıllık vergi 500 talent gümüştü.
Daskyleion Satraplığı: Frigler, Anadolu Thrakları, Paflogonlar, Mariandyler ve Kappadoklar yani Anadolu'nun tüm kuzey kıyısı, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'nin güney kıyılarındaki yunan kentleri, iç kesimdeki Frigya ve Kappadokia da bu satraplığa bağlıydılar; yükümlü olduğu yıllık vergi 360 talent gümüştü. Daha sonraları bu çok büyük satraplık Hellespontus Frigya'sı, Büyük Frigya ve Kapatuka (Kappadokia) satraplıkları olmak üzere üçe ayrıldı.
Kilikia Satraplığı: Anadolu'nun Toroslar'dan Akdeniz'e kadar uzanan kesimini kapsıyordu; vermekle yükümlü olduğu yıllık vergi, günde bir adetten 360 beyaz at ve 500 talent gümüştü. Bunun 140 talenti Kilikia'daki Pers Süvari Garnizonu'na kalıyordu. Önceleri Syennesis adlı yerli Kilikialı krallar tarafından yönetildi; sonraları doğrudan doğruya merkeze bağlı bir eyalet durumunu getiririldi.
Doğu Karadeniz Satraplığı: Önceleri Muşki ve Tabal denen Moskhi ve Tibarenler ile Makronlar, Mossynikler ve Mareliler'in yaşadığı, bugünkü Ordu ile Trabzon illeri arasındaki bölgeyi içine almaktaydı; yükümlü olduğu vergi 300 talent gümüştü.
Paktyike ve Armenia Satraplığı: Bu günkü doğu Anadolu'nun kuzey kesiminden Karadeniz'e doğru uzanıyordu; vermekle yükümlü olduğu yıllık vergi 400 talent gümüştü.
Bu satraplıklar sayesinde düzenli vergi toplamakla birlikte kalıcı garnizonlar ile denetimi sağlamaya çalışmışlardır. Bunlardan en önemlilerinden biri Dasklyleion Satraplığıdır. 1952 yılında Alman Arkeolog Kurt Bittel, Ergili Köyündeki Hisartepe'yi Pers Satraplık Merkezi olarak keşfetmiştir. Daskyleion' da ilk kazılar, Ekrem Akurgal tarafından yapılmıştır. 1988'de Tomris Bakır kazıları yeniden başlatmıştır. M.Ö. 547-480 yılları arasında yer alan Erken Akhamenid Evre boyunca Pharnakes, Mitrobates, Megabazos ve Megabates diye bilinen Satraplar Daskyleion'da valilik yapmışlardır. Bu döneme ait arkeolojik buluntular arasında, saraylara ait mimari bloklar ve görkemli bir Teras Duvarı ve tipik Pers saray mimarisi yer alır. İ.Ö.480-370 yılları arasında yer alan Orta Akhamenid Evre Daskyleion' un Altın Çağını oluşturur ve bu dönemin buluntuları olan bazı mimari parçalar soylu yöneticelere ait bir Andron ile saraya ait bir bölümü oluşturmaktadır. Bu sarayda I. Artabazos, I. Pharnabazos, I..Pharnakes ve II. Pharnabazos gibi Satraplar yaşamışlardır. Bu sarayİ.Ö. 395 yılında Sparta'lı komutan Agesilaos tarafından yakılıp, yıkılmıştır. Anadolu-Pers stilinde ve üzerlerinde krali yazı olan aramca yazıtlar taşıyan mezar stelleri, fildişi eserler, dokuma tezgah ağırlıkları, ve 500 ü aşkın sayıda ele geçmiş ve İran' daki Büyük Şah’ın batıdaki Satrap’ları ile yaptığı yazışmaların kanıtları olan Bulla'lar (mühür baskıları) sayılmalıdır. Bazı kalıntılar, Zerdüşt Dinine ait yapıların da Daskyleion'da yer aldıklarına işaret ederler. İ.Ö. 334'de ki Granikos(Biga) Savaşının ardından hem Daskyleion'da hem de Anadolu'da ki Pers hakimiyeti son bulmuştur.
Anadolu Pers Sanatı tanımlaması T.Bakır'ın özellikle Propontis Bölgesi başta olmak üzere çeşitli bölgelerde ele geçen, süreklilikleri ve kompozisyon özellikleriyle farklılıklar taşıyan Pers Dönemi mezar stelleri göz önüne alınarak kullanılmış bir ifadedir. Perslerin gelişi ile birlikte, Anadolu’nun önemli bir bölümünde atölyelerin çalışmaları kesilmiş, özellikle Batı Anadolu yaklaşık iki yüzyıl sürecek bir karanlığa gömülmüştür. Bunda Perslerin sürekli olarak Atina ile giriştikleri mücadelenin önemli bir rolü bulunmaktadır. Perslerin iki yüzyıl süren hakimiyetleri boyunca, Anadolu’nun kültür tarihi üzerinde ne denli hakim oldukları tartışmalıdır. Aslında yapılan arkeolojik araştırmalar satraplık merkezlerinde belirli oranda Pers örgesine iz verirken, diğer bölgelerde bu durum belirsizdir.
Persepolis
Pers İmparatorluğu'nun başkenti olan Persepolis, MÖ 6. yüzyıl sonlarına doğru Pers Kralı I. Darius (Dara)
tarafından kurulmuştur. Darius'dan sonra tahta çıkan I. Serhas (Xerxes) ve Artakserkses (Ardaşir) şehri büyüterek
harika anıtlarla doldurmuşlardır.
Saray
Persepolis'te kral sarayları taşıma toprakla yapılan, tepesi 473 metre uzunlukta, 86 metre genişlikte ve
13 metre yüksekliği olan yapay bir tepe üzerinde bulunmaktaydı. Sarayların bulunduğu bu taraçaya iki geniş
merdivenle çıkılıyordu. Merdivenlerin yan duvarları kabartma heykellerle doludur. Gerek Kyros’un Pasargadai’daki
anıtsal mezarında, gerekse Persepolis’teki büyük saray kompleksinde Yunan mimarlar ve taflçı ustaları
calışırlardı.
Kserkses'in taht salonunda, her biri 20 metre yükseklikte olan ve üzerinde 2 metre yükseklikte başlıkları olan
100 sütun bulunuyordu. Başlıklar boğa ve insan şeklindeydi. Sarayın iki büyük sütunla tutturulan kapısının
yüksekliği 11 metredir. Kapıdaki sütunların önünde, yüzleri insan şeklinde olan iki boğa heykeli vardır.
Tören salonu
Dara'nın Mısır'daki ocaklardan getirilen blok taşlarla yapılmış "Apadama" denilen tören salonu 10.000 kişi alıyordu.
Bu kadar büyük bir kapalı salon başka hiçbir sarayda görülmemiştir. Hazine sarayının geniş avlusuna açılan 4
büyük ahşap kapısı vardı ve bunlar renkli ve süslü alçılarla kaplıydı.
Persepolis'te büyük sütun kaideler üzerinde, Perslerin inançlarını yansıtan heykeller vardır. Bunlar iyilik sembolü
olan yarı insan bir savaşçı ile kötülük sembolü olan bir canavarın mücadelesini ve iyilik sembolünün zaferini gösterir.
Kral mezarları
Persepolis'in yakınındaki kayalık dağın yamaçlarında birbirinden 8–10 km uzaklıkta, kayalar oyularak yapılan ve
saray görünümlü iki kaya mezar vardır. Frigya kral mezarlarına benzeyen bu mezarlar "Taht-ı Cemşid" ve
"Nakş-ı Rüstem" olarak anılırlar. Bunlardan biri Darıus I'in mezarıdır.
MÖ 331'de Büyük İskender Persleri yenerek şehri yaktı. Bundan sonra şehir toprak yığınları altında kendi haline
terkedildi. 1930'larda başlayan arkeolojik çalışmalarla şehir yeniden ortaya çıkarılmıştır
Yorumlar
Yorum Gönder